Sahip oldukları biyolojik, sosyolojik ve yapısal özellikleri bakımından toplumların “en dinamik” ve “yatırım yapılabilirlik potansiyeli en yüksek” kesimini oluşturan gençler, gerek gelişmiş gerekse de gelişmekte olan ülkelerde çok önemli sosyo-ekonomik sorunlarla baş etmek zorunda kalmaktadır. Bu sorunlardan bazıları; yoksulluk, sosyal dışlanma, yeterli düzeyde eğitim alamama, aile kuramama, sağlık, yurttaşlık, sosyal güvencesizlik, kayıtdışı çalışma gibi bir bireyin hayatını büyük ölçüde etkileyebilecek olumsuzlardır. Ortaya çıkış biçimi ve meydana getirdiği sonuçlar bakımından diğer tüm sorunları etkileyen ve onlardan etkilenen “işsizlik” olgusu ise, toplumun tüm katmanlarında olduğu gibi dezavantajlı grupların başında gelen gençler açısından da büyük bir sorunu teşkil etmektedir. Günümüzde “gençler arasında giderek yaygınlaşan işsizlik” sorunu sadece Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin değil, gelişmiş olarak kabul edilen AB üyesi pek çok ülkenin de en önemli sorunlarından biri haline gelmiştir. Bu anlamda nasıl ki, genel olarak işsizlik olgusu, küresel bir sorun olarak kabul ediliyorsa, gençlerin işsizliği de aynı paralellikte küresel bir sorun olarak görülmekte ve sorunun çözümüne yönelik gerek ulusal gerekse de uluslararası arenada önlemler alınmaya, politika ve stratejiler geliştirilmeye çalışılmaktadır. Bir ülkenin ekonomik kalkınmışlığının ya da gelişiminin sürdürülebilir olmasının temel koşutu tartışma götürmeyecek derecede çok açıktır: Her toplumun gençlerine gereken yatırımı bugünden yapması.
Her ne kadar küresel bir sorun olarak görünüyor olsa da; Türkiye’de genç işsizlik sorununun ortaya çıkış nedenleri, özellikle gelişmiş ülkelerden büyük farklılıklar arz etmektedir. Ülkenin sahip olduğu nüfus yapısı; eğitim yapısı ve sistemindeki aksaklıkları ve işgücü piyasalarına yönelik düzenlemelerin gençler açısından yetersiz özellikler barındırması genel olarak bu nedenlerden bazılarıdır. Ayrıca, sahip olduğu demografik yapısı, nüfus dinamikleri, istihdam potansiyeli, iş imkanları, ticaret hacmi, eğitim yapısı ve daha pek çok sosyo-kültürel özellikleri bakımından gelişmiş ülkelerle dahi kıyas kaldırabilecek özelliklere sahip olan ve dışa açılan yüzümüzü temsil eden “Tarihi Yarımada ve Mega Kent” İstanbul’un hem genel hem de genç nüfus bağlamında demografik ve işgücü piyasalarına ilişkin verilerinin Türkiye ve AB üyesi ülkelerle karşılaştırmalı bir şekilde incelenmesinin, bir yandan çalışmanın orijinalitesini artıracağı öte yandan da farklı bir perspektifte dikkatlerin ve ilginin bu alana odaklanacağı düşünülmüştür. Bir ülkenin eşsiz bir kentinin, dünyanın en gelişmiş Birliği olarak kabul edilen AB’nin pek çok ülkesinden daha hacimli özelliklere sahip olması, gerçekten de dikkat çekici ve üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
“Genel Olarak Genç İşsizliği”, “Avrupa Birliği, Türkiye ve İstanbul’un Nüfus ve İşgücü Yapısı”, “Avrupa Birliği, Türkiye ve İstanbul’da Genç İşgücü ve İşsizlik”, “Avrupa Birliği’nde Gençlerin İşsizliğine Yönelik Politikalar” ve “Türkiye’de Gençlerin İşsizlik Sorunu” başlıklı bölümleriyle konuyla ilgili oldukça detaylı bir tarama ve analiz sunan kitap, özellikle Türkiye ve İstanbul açısından tespit edilen her bir sorunun çözümüne yönelik sunmuş olduğu öneriler ile büyük dikkat çekmektedir.
(Kitabın tam metnini PDF olarak okumak/indirmek için tıklayınız)
Yrd. Doç. Dr. Levent ŞAHİN
İ.Ü. İKTİSAT FAKÜLTESİ
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri