Kapak Soruşturması; Adem ESEN

Sosyal transferlerin ölçüsüz ve kuralsız olarak artırılması yani popülist yaklaşım tembelliği fırsatçılığı beraberinde getirebilmektedir. Bu nedenle projelerin iyi belirlenmesi, gerektiğinde katılım payı alınması, düşünülebilir.
Sosyal politikanın önemli bir aktörü olarak yerel idarelerin misyon ve konumunun nerede ve hangi noktada olması gerektiğini düşünüyorsunuz? (Planlama ve sosyal belediyecilik uygulamaları açısından.)
 
Geniş anlamda sosyal politika tanımına toplumun refahı ve huzurunu etkileyen faktörler dahildir. Buna göre merkezî hükümetin uyguladığı makro ekonomik politikalar başta olmak üzere yine merkezî hükümetin doğrudan yardımları, sosyal transferleri önem taşır. Yerel yönetimler, bu anlamda farklı bir ehemmiyet arz etmektedir. Sosyal politikanın önemli aktörleri içinde belediyeler yer almaktadır.
 
Belediyeler (yerel yönetimler), yerel ortak ihtiyaçları sağlayan idareler olarak hemşehrilerinin refah ve huzurunda önemli rol oynamaktadır. Bu çerçevede yerel yönetimlerin altyapı, temiz su, konut, ulaşım gibi fizikî anlamdaki hizmetleriyle toplum dayanışmasını ve yardımlaşmayı sağlayan çalışmaları bütünlük arz eder.
 
"Sosyal belediyecilik", popülist bir kavram olarak kullanıldığında gerçek anlamını kaybeder. Yani hemşehrilerine temiz ve içilebilir su, yaşanabilir çevre sunamayan bir belediyenin sosyal yardımlar yapmasının refah artışına yol açacağını söylemek mümkün değildir.
 
Özellikle imar uygulamaları, kentsel rantın oluştuğu alanlardır. Konut üretimi de dar gelirli kesimlerin en çok sıkıntı çektiği belediye problemidir. Günümüzde büyük kentlerin en büyük problemi hâlinegelen ulaşım, fertlerin harcamalarını doğrudan etkileyen önemli bir unsur hâline gelmiştir. Yine sağlık tesisleri, eğitim kurumları yerinde çözülmesi gereken hizmetler olmasından dolayı önem taşır. Yani yeniden gelir dağılımını etkiler.
 
Yerel idareler (belediyeler)-ideal anlamda- altyapı ve bilinç (istek) açısından yerel sosyal politika uygulamalarına hazır mı? Bu açıdan bakıldığında sosyal belediyeciliğin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
 
Sorunuzda, yerel yönetimlerin yerel sosyal politika uygulamalarına "hazırlığından" söz edilmektedir. Yine sosyal belediyeciliğin geleceği sorgulanmaktadır.
 
Yerel yönetimlerin dayanağı, yerel demokrasidir. Bu da belediyelerin karar alma sürecine (yönetişim) katılma, idarelerin harcamalarının şeffaflığı ve sorgulanabilirliği anlamına gelir. Güçlü merkeziyetçilik geleneğinin olduğu ülkemizde yerel demokrasi zayıf kalmıştır. Bunun çeşitli sebepleri vardır.
 
Anayasanın 2. Maddesi'ne göre Türkiye, "sosyal devlet"tir. Yine Anayasanın 61. Maddesi'nde özel olarak korunması gerekenler sayılır. Yeni 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 14. Maddesi'nde belediyelerin görevleri sayılmıştır. Bu görevlerin pek çoğu sosyal politika tedbirleridir.
 
Ayrıca, uluslararası anlaşmalarda hem merkezî idareye hem de yerel yönetimlere yön veren pek çok hüküm mevcuttur. Bunlardan birisi, şehirlerdeki aşırı fakirlikle mücadele için Avrupa Konseyi'nin 2004 yılı 154 sayılı tavsiye kararı, Bakanlar Komitesi'nin 2003 yılı 19 sayılı sosyal haklarla ilgili tavsiye kararı ve Avrupa Sosyal Şartı gibi hususlardır. Buralarda fakirlikten doğrudan etkilenen şehirler ve kasabalarda, gönüllü sosyal sektörlerin yerel yönetimlerle birlikte mücadele etme yolları üzerinde durulmaktadır. Fakirlikle karşılaşan gruplar genellikle yalnız yaşayan kadınlar, uzun dönem işsiz kalanlar, yetersiz geliri olanlar ve bu ailelerin çocukları, göçmenler, marjinal gruplar ve sosyal güvenlikleri olmayan yaşlılardır. Avrupa'daki pek çok yerel yönetim, kentsel fakirlikle karşı karşıya olduğu hâlde yeterli devlet yardımı alamamaktadır. Yerel yönetimler uzun süreli politikalardan ziyade, gıda yardımı ve geçici tedarik türü politikalar takip etmektedirler. Yine koordinasyon eksikliği ve kamuoyunu bilgilendirmede yetersizlik ortaya çıkmaktadır. 2004 yılı 182 sayılı teklifte;
 
• Yerel yönetimlerin koordinasyon sağlamaları için işlemlerin tek bir elden yönetilmesi,
 
• Malî zorluklar içinde bulunan insanların, zorunlu kaynakları(elektrik, su gibi)nın kesilmemesi için şirketlerle anlaşma yapılması,
 
• Yeni düşüncelere açık bir biçimde sosyal refah hizmetlerini yapanlarla ilgilenilmesi,
 
• Gönüllü sektör, iş çevreleri ve değişik kamu ve özel otoritelerin aldıkları tedbirlerin koordinasyonunun yapılması yer almaktadır.
 
istihdam ve eğitim alanında teklifler şunlardır:
 
• Aşırı fakirliğe duyarlı işverenler arasındaki iş akitlerini teşvik etmek ve çalışma hayatına yeniden başlamak için adım adım aşırı fakirlik durumunda olanları takip etmek,
 
• Sosyal olarak faydalı görülen, istenmeyen veya düşük kaliteli meslekler ve beşerî faktörleri açısından yenilikleri planlamak,
 
• Yerel çevrenin ihtiyaçlarına uzun vadeli işsizlerin yeteneklerini daha çok gözeterek insanî organizasyonlar ve derneklerce önerilen eğitim girişimlerini desteklemektir.
 
Acil koruma, mesken ve beşerî yardımlarla ilgili teklifler de şöyledir.
 
• Ferdin sağlığı için geceleme imkânlarını sağlamak,
 
• Evsizler için kira yönetiminde sorumluluk ve ev sahiplerine garanti sunulması ile ilgili aracılarla mesken imkânı sağlamak,
 
• Gıda toplama, dağıtım, yemek organizasyonu ve sosyal çevrede iyi bir ortam oluşturmak,
 
• Çok küçük, yaşlı olup da evlerinde yalnız kalanlara (gıda, sağlık, gibi yardımlara) destek vermek,
 
• Uygun ev arayan azınlıklara destek vermektir.
 
Eğitim ve sağlık alanında;
 
• Aşırı fakirliğe maruz kalıp şiddet, alkolizm, suç gibi etkilere maruz kalabilecekleri okulda,
 
evde, sokakta eğitim girişimlerini sağlamak ve böylece çocukların eski hâline dönmesini engellemek,
 
• Cehaletle özellikle mücadelede gönüllü çalışanların eğitimlerini geliştirmek,
 
• Çoğunluk nüfusla azınlıkların tanınmasında aşama kaydetmek,
 
• Çocuklara daha iyi sağlık imkânları hazırlamak,
 
• Cinsiyet eşitliğini sağlamada eğitim girişimlerini desteklemek,
 
konuları yer almaktadır.
 
Ülkemizdeki yerel yönetimlerin karşılaştığı sıkıntılar, bunlara bağlı olarak yerel sosyal politika uygulamalarına da yansımaktadır. Bunlardan birisi, kurumsallaşma problemidir. Diğer problemler, aşırı nüfus yığılmasına bağlı olarak gecekondu ve getirdiği sorunlar, kaynak yetersizliği vb. Ayrıca halka daha yakın hizmet sunan yerel yönetimler ile merkezîyönetim arasındaki kaynak paylaşımı (mali tevzin)nın yeniden ele alınması gerekir. Tabiî ki makro ekonomik politikaların ve gelirler politikasının, konut finansmanının, burs ve kömür yardımı gibi doğrudan transferle ile sosyal güvenlik sisteminin durumu göz ardı edilemez. Burada kaçınılması gereken hususları da ele almak gerekir. Bunlar; sosyal devlet ilkesini, piyasa ekonomisinin boğulması anlamına getirmemek ve popülist politikalardan kaçınmaktır.
 
Etkili yerel sosyal politikanın oluşturulabilmesi için yetkili yerel aktörlere (Belediye, İl Özel İdaresi, STK'lar, Valiliğin uhdesinde olan sosyal kurumlar; SHÇEK İl Müdürlüğü; İl Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, vs.) ne gibi görevler düşmektedir? Aralarındaki işbirliği nasıl sağlanmalıdır?
 
Etkin yerel sosyal politika oluşturulabilmesi için yerel yönetimlerle merkezî idarenin sorumluluğunda olan, Çocuk Esirgeme ve Sosyal Yardımlaşma Vakıfları gibi kuruluşlar ile STK ve gönüllü kişilerle organizasyon önemlidir. Bazen iç içe giren görevler etkinliği azaltmaktadır. Yine toplumda korunması gereken kesimlere ilişkin veri tabanı eksikliği görülmektedir. Bu sebeple hiçbir yardım alamayan, muhtaç kişi ve aileler olabilmekte, buna karşılık yardım almaması gerekenler mükerrer yardım alabilmektedir. Merkezî hükümetle yerel yönetimler farklı siyasi partilerden olması durumunda bir çatışma doğabilmektedir.
 
Belediyeler Kanunu'ndaki son değişiklikler ve İl Özel İdaresi'nin yapısındaki yapısal oluşumlar, yerel yönetimlere sosyal politika bağlamında ne gibi yeni imkânlar sunmaktadır?
 
Belediyeler Kanunu ve il Özel idare Kanunu bildiğiniz gibi değişmiştir. Belediye Kanunu'nun 14. Maddesi'nde sayılan bazı yetki ve sorumluklar daha önce de belediyelerin yapabildiği konulardı. Ancak yeni kanun bu hususları açıkça belirtmiştir. Bu bakımdan yasal anlamda rahatlatıcı bir durum ortaya çıkmıştır. Sorun; yasal alandan çok Türkiye'nin sosyo-ekonomik problemlerine dayanmaktadır.
 
Yeni yasada stratejik plan yapma zorunluluğu getirildiği için belediyelerin yaklaşımlarını bu planlarda takip etmek mümkündür.
 
Başlıca sosyal belediyecilik uygulamalarınız nelerdir, sosyal belediyecilik uygulamaları açısından orta ve uzun ölçekli planlamalarınız mevcut mudur? Proje uygulamalarında gördüğünüz engel var mı, varsa nedir?
 
Selçuklu Belediyesi, Konya merkezdeki ilçe belediyelerin en büyüğüdür. Hizmet verdiği nüfusu 450.000'e yaklaşmaktadır. Akdeniz sahillerindeki veya istanbul, izmir ve Bursa gibi iller benzeri olmasa da hem il içinden hem de il dışından göç almaktadır. Ayrıca, geniş bir yerleşim alanına sahiptir. Sosyal belediyecilik anlamındaki, doğrudan uygulamalara geçmeden önce belediyecilik uygulamalarını belirtmemizde fayda vardır.
 
imar uygulamaları, halkın refah seviyesini doğrudan ilgilendirir; hem şehir rantının dağıtılması hem de mesken, sosyal projeler, eğitim ve sanayi amaçlı arsa üretilmesi açısından önemlidir. Dar gelirliler için veya geliri olmayanlar için konut yapımı belediyenin finanse edemeyeceği bir projedir. Bu tür çalışmalar TOKi tarafından bölgemizde de yapılmaktadır.
 
Ayrıca, Konya'da en fazla toplu konutun yapıldığı alan Selçuklu bölgesidir. Yine 15.000 konutun yapıldığı Bosna Hersek Mahallesi, gecekondu önleme bölgesi dar gelirli kesimin konut sahibi olmasını sağlamıştır. Bu çalışmalar gecekondulaşmayı ve kaçak yapılaşmayı önlemiştir. Özellikle yeni yerleşim yerlerinde toplumsal entegrasyonun sağlanması ve yabancılaşmanın önlenmesi için komşuluk ve hemşehrilik ilişkileri üzerinde durulmalıdır. Okul, sağlık ocağı ve meslekî eğitim kursları kişilerin, yeteneklerini artırarak, istihdam imkanlarını çoğalttığı gibi, ailelerin bütçelerine önemli katkı sağlamaktadır. Bu sebeplebelediyemizve hayır sahipleriyleyaptığımız çalışmalarla Eğitime %100 Destek Kampanyası çerçevesinde pek çok okul kazandırılmıştır. Yine herkesin yararlanabileceği sağlık ocakları yapılmıştır. Gerek Büyükşehir ve gerekse ilçe belediyemizin kız çocuklarına yönelik meslek edindirme kurslarında öğrencilerin yetenekleri artırıldığı gibi, iş piyasasına emeklerini arz etme fırsatı sağlanmaktadır.
 
Engellilere yönelik olarak altyapı düzenlemeleri yapılmaktadır. imar planlarında çocukların ve gençlerin yararlanacağı parklar, sosyal tesisler, spor kompleksleri, yer almaktadır. Yine kentsel çöküntü bölgeleri yeniden düzenlenerek yaşanabilir mekanların üretilmesi sağlanmaktadır. Gettolaşma ve toplumdan tecrit olma problemleri fazla yaşanmamaktadır
 
Yoğun göç alan veya bir tabiî afet sonrasında yeniden yapılanma ihtiyacı olan yerlerde, imar planlarının hemen yapılması gerekir. Aksi takdirde kaçak yapılaşma veya gecekondulaşmanın engellenmesi uzun süren yüksek maliyetleri gerektirmektedir. Bu sebeple Konya'daki imar uygulamaları ülkemizin en iyi yerlerinden birisidir.
 
Çocukların gidebilecekleri mahalle kütüphaneleri kazandırılmıştır ve içinde kütüphanesi, meslek edindirme kursları olan kültür merkezleri belirli merkezlerde yapılmaya devam edecektir.
Selçuklu Belediyesi'nin sosyal amaçlı çalışmalarındaki prensipleri şunlardır;
 
1- Gerçek ihtiyaç sahiplerini ve ihtiyaçlarını tespit etmek,
 
2-Transferleri STK, hayır sahipleri veya diğer kamu kuruluşlarıyla paylaşarak yapmak,
 
3- Popülizmden uzak durmak,
 
4- Kültürel değerleri korumak.
 
Burada birkaç örneği verebiliriz:
 
• Hasta ve bakıma muhtaçlara yapılan çalışmalar, korunmasız kadınlara yönelik çalışmalar. Özellikle Şefkatevleri'nde 1 6 korunmasız kadın, çocuklarıyla birlikte iskân edilmektedir. Hâlen 32 dairenin de inşaatı devam etmektedir. Gerektiğinde diğer destekler de verilmektedir. Çocuklara yönelik çalışmalarda aynî yardımlar yer alır. Yine yaşlı ve engellilere yönelik aynî ve nakdî yardımlar ile muhtaç asker ailelerine nakdî yardımlar yapılmaktadır.
 
• Ailenin korunması ve desteklenmesi esastır. Akrabalık ilişkilerinin sürdürülmesi, komşuluk haklarının korunması ve hemşehrilik bilincinin artırılması diğer gözetilen konulardır.
 
• Yerel yönetimler, halkın doğrudan taleplerini tespit edebildikleri ve karşılayabildikleri için merkezî yönetime göre daha etkilidir. Yerel yönetimlerin bir organı da mahalle ve muhtarlardır.
 
• Yerel istihdam imkânlarının geliştirilmesi için, beldenin turistik ve tarihi değerlerinin korunması ve tanıtılması, yerel ürünlerin özellikle tarımsal ürünlerin pazarlanmasında da yerel yönetimlerin ciddi etkisi vardır.
 
• Çalışma iktidarında olanlara yönelik olarak becerilerinin artırılması ve malî imkânlarının sunulması bir çok belediye tarafından veya yerel yardımlaşma ve dayanışma vakfı tarafından desteklenmektedir. Mikrokredi uygulamaları bunun en güzel örneğidir.
 
• Bazı şehirlerde yoğun iç göç ile birlikte gelir dağılımı ciddi olarak bozulmakta kayıtdışılık artmakta ve marjinal sektörler ortaya çıkmaktadır. Ayrıca çocukların uyuşturucu bağımlılığı gibi bir takım bunalımlara düştüğü görülmektedir. Bunların hepsi doğrudan yerel yönetimleri ilgilendirmektedir.
 
• Sosyal transferlerin ölçüsüz ve kuralsız olarak artırılması yani popülist yaklaşım tembelliği fırsatçılığı beraberinde getirebilmektedir. Bu nedenle projelerin iyi belirlenmesi, gerektiğinde katılım payı alınması, düşünülebilir. Örnek olarak; sağlık harcamalarına hiçbir katılım payı alınmaması durumunda büyük bir savurganlık ortaya çıkmaktadır.
 
Doç.Dr. Adem ESEN
Konya Selçuklu Belediyesi Belediye Başkan

 
Diğer Yazılar...