Kadın Koordinasyon Merkezi İstanbul'da kadınlara hayata dair önemli imkânlar sunuyor. 7 ekiple işe başlayan KKM bugün 35 ekibe ulaşmış ve dev bir sosyal hizmet müessesine dönüşmüş durumda. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin en önemli sosyal hizmet kurumlarından biri olan Kadın Koordinasyon Merkezinin yaptığı hizmetleri Fahrî Başkan Özleyiş Topbaş'la konuştuk. İstanbul'un sosyal dokusunu, yoksulluğu ve yaşamı anlatan ve yapılan çalışmaları bizlerle paylaşan Topbaş ile yaptığımız söyleşi İstanbul'un sosyal yapısına da ışık tutuyor.

SPD: Kadın Koordinasyon Merkezi öncelikle hangi amaçla yapılandırılmış oldu? Bugün bulunduğu nokta nedir?
 
Kadın Koordinasyon Merkezi deprem sonrasında kurulmuş bir merkezdir. O günden bugüne çok büyük değişimler yaşadı. O zaman daha amatörce çalışmalarla başlamış olan Merkez, ikinci ellerin toplanıp ihtiyaç sahiplerine yönlendirildiği daha mütevazı bir yapıya sahipmiş. Tabiî ki erzak yardımları da yapılmış. Yerel seçimlerin hemen sonrasında bizim fahri başkanlığımızda arkadaşlarımızla birlikte çalışmalara yeniden hız verilmiş oldu. Bizler sorumluklarının bilincinde ve sosyal çalışmaları çok seven insanlar olarak bu alanı kendimize uygun bulduk ve burada farklı bir sistem kurduk. Şu anda bir gelin odamız, büyük bir dikiş atölyemiz, boyama ve geri dönüşüm atölyemiz, ikinci ellerin daha profesyonelce ayrıştırılıp-yıkandığı sanayi türü çamaşır makinelerinin ve kurutma makinelerinin bulunduğu atölyemizle daha geniş bir sisteme geçtik. 7 ekiple başlayan çalışmamız şu anda 35 ekibe ulaşmıştır. İBB'nin desteğiyle yürüyen Kadın Koordinasyon Merkezine gönüllüler de katkıda bulunuyor. Şu anda 140 küsur üzerinde çalışanı olan dev bir sosyal hizmet müessesesine dönüşmüş durumdayız.
 
SPD: Sosyal yardım ve sosyal hizmet ulaştıracağınız ailelerin tespiti nasıl gerçekleşiyor?
 
Kurumumuz bünyesinde çalışan meslek elemanlarınca sosyal inceleme yapılarak başvurular değerlendiriliyor. Çevre incelemesinden aile görüşmesine kadar yoğun araştırmalar yapılıyor. İncelemenin ardından değerlendirmeler yapılıp gerekli yardımlar götürülüyor ve bu çalışmaları yaparken de İBB'nin diğer sosyal birimleriyle de koordineli çalışmalar yapılıyor. Yardım sandığından evde bakım ünitesine, Kadın Sağlığı Merkezinden Özürlüler Merkezine kadar yoğun bir koordinasyon var.
 
SPD: Tüm bu çalışmalarda kimler görev alıyor?
 
Tabi ben bunu net bir şekilde söylemek istiyorum. Burada asıl çalışmayı sürdüren görevli personellerimizdir. Psikolog, sosyolog, sosyal çalışmacı gibi uzmanlar yanında birçok meslek elemanından yararlanıyoruz. Gönüllülerimiz ise bu çalışmaların tamamlayıcısı olarak önemli bir noktadalar. Gönüllüler kendileri istediği zaman gelip atölyelerimizde yardımcı olabiliyorlar.
 
HERKES KABİLİYETİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLİYOR
 
SPD: Gönüllülerle çalışma sisteminizi öğrenebilir miyiz?
 
Teknik çalışmaların tamamı profesyonel ekiplerimizce yapılmakta, fakat gönüllüler de saha verilerinin bize ulaştırılmasından uygulama süreçlerinde görev almaya kadar birçok noktada bizim çalışmalarımızı tamamlamaktalar, her şeyden öte bir sinerji sağlıyorlar. Çoğu zaman, bunu teknik bir iş olarak algılamamalarını personelimize de söylüyorum, bu ondan çok daha fazlasını ifade etmektedir. Özellikle atölye çalışmalarımızda gönüllüler beceri ve isteklerine göre görev alabilmekteler.
 
SPD: Gönüllüler koordinasyon içerisinde birlikte çalışmış oluyor. Bu sinerjiyi nasıl sağlıyorlar? Bu uyum nasıl sağlanıyor? Personelle gönüllü arasındaki uyum görev dağılımında nasıl yapılandırılıyor? Bunun sistemi nedir?
 
Ekipler gönüllülerden değil görevlilerden oluşuyor. Buradaki atölyelerde, mesela boyama ve geri dönüşüm atölyesinde, farklı şeyler üretilir. Bu çalışmaları şu anda televizyonda yayımlanan bir programla izleyiciyle de paylaşmaktayız. Evde kullanılmayan şeylerden neler üretilebileceğinin alternatiflerinin öğretildiği bu çalışma bir bakış açısı da kazandırmaktadır. Böyle bir şeyde gönüllüler gelir çalışır, hem öğrenir hem öğretir.
Şu anda Bakırköy'deki şubemizin açılışı yapılıyor. Biz açılışları, çalışmalarımızı hayata geçirdikten sonra yapalım istiyoruz. Yani açılış yapılmadan önce çalışmalar tam anlamıyla rayına otursun. Orada düşündüğümüz çok farklı projeler var onları hayata geçirelim sonrasında inşallah onların da açılışlarını yapacağız. Orada da hanımlar evde kullanılmayan eşyalardan neler üretilebileceği konusunda ders almak istiyorlar. Bunun için haftada bir gün kurs vereceğiz inşallah.
 
Gönüllülerle görevlilerin birlikte çalışıyor olmaları herhangi bir karışıklığa fırsat vermiyor. Çünkü gönüllüler çalışmalarda görevlilerin tamamlayıcısı konumunda bulunuyorlar. Mesela ütü, paketleme gibi bölümlerin zaten belli çalışanları vardır, bunların dışında gönüllüler gelir belli zamanlarda yardım ederler. Paketleme bölümünde iki kişi de çalışabilir ama iki gönüllü gelse dört kişi de paket yapabilir, yani bir karışıklık oluşmaz. Yine, dikiş bölümünde üretim yapılırken gönüllü gidip işin bir ucundan tutabilir ütü yapar veya dikiş makinesinin başına geçer, işlenecek şeyler vardır işleme yapar. Şu anda kermes hazırlığı var, gönüllü bu süreçte orada hazırlanan örneklerin işlenmesine, dikilmesine elinden geldiği şekilde yardımcı olur. Kısacası, asıl rutin olanı yürüten teknik görevlilerimizdir, gönüllüler işin tamamlayıcısıdır.
 
SPD: Efendim özellikle kadın ve aile ekseninde çalışan sivil toplum kuruluşları ile olan ilişkilerinizi de öğrenmek istiyoruz?
 
Sosyal çalışmaların en önemli aktörleri STK'lardır, birçoğu ile irtibat halindeyiz ve iş birliği taleplerine her zaman olumlu bakıyoruz. Mesela şimdi yine kadına yönelik, GAP idaresi Çok Amaçlı Toplum Merkezleriyle yaptığımız bir çalışmamız var. İki yıldır biz bunu Mardin ÇATOM'la yürütüyoruz. Onların bir talebi oldu bizden: Biz üretiyoruz ama ürettiğimizi satamıyoruz, bize yardımcı olur musunuz, dediler. Biz iki yıldır onlara Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü'nde yer ayarlıyoruz, gelenleri İBB'nin misafirhanelerinde ağırlıyoruz. Bir hafta süreyle ürünlerini getiriyorlar ve bir yıllık ürünlerini bir hafta içerisinde satıp gidiyorlar. İki yıldır bunu yapıyorduk. Ben geçen seneki açılış sırasında "İnşallah bunu seneye bütün ÇATOM'ları davet ederek gerçekleştiririz." dedim ve bunu bu sene "Kadın Koordinasyon Merkezi Kadının Yanında" sloganıyla Taksim'de hepsine ayrı birer çadır kurarak gerçekleştirmiş olduk. 9 şehirde 30 tane ÇATOM var. Hepsinden katılım sağlandı. Türkiye'nin batısıyla doğusunu buluşturduğumuz güzel bir çalışma oldu. "Doğu'dan İstanbul'a Kadın Eli" adını verdiğimiz bu çalışmanın diğer senelerde de devam etmesini tüm katılımcılar arzu ediyor. Biz de bu doğrultuda yeni çalışmaların ön hazırlıklarına başladık.
 
SPD: Başka kurumsal partnerleriniz var mı?
 
Bahçelievler Çocuk Esirgeme Kurumunun 0-6 yaş grubu bölümü için çok güzel çalışmalarımız oldu: Onların iki grup evinin tadilatını yaptık. Bir müzayede gerçekleştirdik. Onun geliriyle bu kurumdaki çalışmalarımızı başlattık. Şu anda bebek bölümünün yapımıyla ilgileniyoruz. İki katlı çok büyük bir bina yapılıyor orada. Çocukların eğitim ve yaşam kalitelerini artırmaya yönelik bir destek programı da uyguluyoruz. Şu anda 10 tane bakıcı annemiz görev yapıyor. Rehabilitasyon merkezinde şu anda bir elemanımız çalışıyor ki bunda da desteği İBB verdi. Çalışmayı yaparken orada şu sözü söylemiştim. "Pedagojinin temel bir gerçeği olarak, 0-6 yaş, çocuklarda tohumların ekildiği dönemdir; çocuklar 6-12'li yaşlarda çiçeklerini açmaya başlar, ömür boyu da meyvelerini verir." Evet, bu çok önemli. Oradaki sevgi eksikliğini çeşitli şekillerde gidermek, gönüllü anneleri de oraya yönlendirmek için her programda ben bunu üzerine basa basa söylüyorum. Aile içindeki çocuklarımız sevgi eksikliğini yaşamıyor ama oradaki çocuklarda bu da eksik. Onu vermek için de gönüllü annelere çok büyük iş düşüyor.
 
KADIN AİLENİN DİREĞİDİR
 
SPD: Kadın Koordinasyon Merkezi ismini kendinize isim olarak neden seçtiniz?
 
Aslına bakarsanız merkezin kuruluşu ve bu isim benden önce zaten vardı. İsmin nedeni hakkında ben de kendi fikrimi söyleyebilirim. Kadına yönelik çalışmaların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kadın ailenin temelidir, aslında kadına yapmıyoruz bu yardımı, sonuçta siz kadına yardım ettiğiniz zaman tüm aileyi ayağa kaldırmış oluyorsunuz. Toplu yaptığımız çalışmalarda da hep çocuklara yöneldik. Mesela eğitim dönemi başlangıcında yardım yapıyoruz, bayram yardımı yapılıyor. Bunların hepsi çocuklara yönelik yardımlar, toplu yardımlar. Tabi, bunun dışında ikinci el ve sıfır eşyalar, giysiler paketleniyor, ailelerin ihtiyacına göre sene boyunca bunların dağıtımı devam ediyor. Bu rutin olan, ama toplu çalışmalarda hep çocuklara yöneliyorsunuz ve çocuğa yardımcı olduğunuz zaman aileyi de tanımış oluyorsunuz. Kadın, diyoruz ama kadının eğitimine yönelik çalışmalar yaptığınız zaman aslında yine aileye destek vermiş oluyorsunuz. Eğitimli bir anne çocuğuna çok daha farklı bakar. Ailesine bakışı farklıdır. Hanımlara meslek edindirmeye yönelik yapılan çalışmalar yine aileye katkıdır. Biz konuya bu açıdan bakıyoruz, bunun önemli olduğunu düşünüyoruz.
 
SPD: Kadınla ilgili, kadın hayatıyla ilgili sorunları konuşmak istiyoruz İstanbul ve Türkiye bağlamında. Kadınla ilgili öncelikli sorunlar sizce nelerdir?
 
Aslında kapsamlı bir soru, bizim ilgilendiğimiz kadınlarla ilgili kısmını tabiî ki cevaplayabilirim. Ben ekiplerle birlikte zaman zaman aile ziyaretlerine gidiyorum ve kadın portrelerini çeşitli şekillerde görüyorum. Bizim gittiğimiz aileler daha çok Anadolu'dan göç etmiş, yoksul ve zor durumda olan aileler. Öyle evlere gidiyorsunuz ki Anadolu'dan gelmiştir, istanbul'da yaşıyordur, sorsanız birkaç senedir buradadır ama kendi mahallesinden dışarıya adım atmamıştır hatta bırakın mahalleyi bazısı kapısının dışına çıkmamıştır. Bakın bir örnek vereyim: Okmeydanı tarafında bir aile ziyareti yapmıştık, özürlü çocuğu olduğu için hanım iki yıldır daha kapısından dışarıya çıkamadığını söylüyor ve buna benzer birçok aile var bunların çözümleri çok çok farklı. Mesela, Özürlüler Merkezinin bir programı oldu. Annelerle bir arada sohbet etme imkânı bulduk. Onlara nefes aldırma adına bir programdı. iki aylık bir eğitim programı yapılmıştı. Onlara, çocuklarıyla iletişimden tutun onların rehabilitasyonuna kadar eğitimin verildiği bir programdı bu. Sonrasında anneler yemeğe götürüldü, çocuklarının da bakımı merkezde yapıldı. Annelerin sorunlarını dinlerseniz hepsinin çok farklı sorunları olduğunu görüyorsunuz. Ama hepsinin önceliği çocukları, çocuklarının hastalığı ile ilgili sorunlar.
 
Bir eve ziyarete gidiyorsunuz, orada çok daha farklı bir sorun. Maddi imkânsızlıklar yüzünden zaten evin içine kapanmış, küçük çocukları olan kadın, kapısından dışarı çıkamıyor. Anne-çocuk sağlığıymış, hijyenmiş; bunların hiçbirinin bilincinde değil. Bunlara neler yapabileceğimizi düşünüyoruz ve bununla ilgili şu anda bir hazırlığımız var, inşallah o da ortaya çıkınca çok iyi olacak: Biz başkanımızdan bir otobüs istedik. Dedik ki kapısından dışarıya çıkamayan hanımlara eğitim vermek istersiniz ama onu alıp da bir salona götüremezsiniz. Eğitmek istiyorsanız
 
eğitimi ayağına götürmelisiniz. Eğitim otobüsü istedik. inşallah yakın zamanda projeyi başlatacağız. Gönüllü kuruluşların da bu projeye büyük desteği var. Eğitimcileri otobüsümüzle götüreceğiz. Bir bölgeden başlayacağız. Öncelikli bölgelerden olmak üzere kısa zamanda çalışmamız başlamış olacak inşallah.
 
Kısacası her kadının farklı sorunları var ve biz de bunlara elimizden geldiği kadar çözüm üretmeye çalışıyoruz.
 
AİLE ODAKLI EĞİTİMLER YAPIYORUZ
 
SPD: Otobüs, hangi uygulamalar için tercih edilecek?
 
Anne-çocuk sağlığı eğitimi, hijyen eğitimi ve aile odaklı eğitimlerin verileceği, özürlü haklarından kişisel kanuni haklara kadar birçok konuda bilinçlendirme ve bilgilendirmeye dönük yerinde hizmetlerin yapılacağı bir çalışma hedefliyoruz.
 
SPD: KKM sosyal hizmet uygulamalarında kendini tam olarak nerede hissediyor?
 
KKM'nin çalışmalarındaki amaç zor durumda olan kadınlara yardımcı olmak, onlara kendi ayakları üzerinde durmaları için yardım etmektir. Asıl başlangıç noktası olarak bunu alabiliriz. Koordinasyonlu bir çalışma düzeniyle sorunları çeşitli şekillerde çözmeye uğraşıyoruz. Yaşamın kıyısında olan birçok insan var, birçok sorunla karşılaşıyoruz. Asıl olan kalıcı çözümlerin üretilmesi, bu konuda üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz.
 
Şunu söylemek isterim: iBB'nin en büyük hizmetlerinden bir tanesi iSMEK'tir. Baylar da eğitim almakla birlikte iSMEK'in öğrenci nüfusunun %95'i bayanlardan oluşuyor. Onun için bu hizmeti kadına yönelik bir hizmet olarak tanımlamak yanlış olmaz. 97 branşta ücretsiz eğitim veriliyor ve bu sene itibariyle 156 bin kişi ücretsiz eğitim alıyor. Bu çok büyük bir hizmet ve şunu söylemeliyim ki bu hizmetleri verilen sanat ve meslek eğitimlerinin yanı sıra rehabilitasyon boyutuyla da değerlendirmek gerekiyor. Bu kursları gezip dolaşırken gözlemlediğim bir durum var: Birçok hanım "Biz bu kurslara gelmeden önce avuç dolusu ilaç kullanıyorduk, bunları bıraktık." diyor. Ben Eyüp'te bir sergiye katılmıştım. Orada bir hanım yanıma geldi ve bana aynen şunu söyledi: "Size çok teşekkür etmek istiyorum. Ben bu kurslara başlamadan önce iki sözü bir araya getiremiyordum, şimdi ise kendimi toplum içinde çok güçlü hissediyorum."
 
Biz de merkez olarak kadınlarımızı bu kurslara yönlendirerek ayakları üzerinde durmaları ve aile bütçelerine katkı sağlamaları noktasında yol gösterici olmaya çalışıyoruz.
 
SPD: Kadınlarımızın kişisel gelişimlerine de büyük katkı sağlıyorsunuz...
 
Evet. Biz Kadın Koordinasyon Merkeziyiz fakat meseleye sadece Kadın Koordinasyon Merkezinin yaptığı çalışmalar olarak bakmıyoruz. Çünkü iBB'nin yapmış olduğu sosyal çalışmaların bir bölümünü oluşturduğumuzu düşünüyoruz. iBB içinde özellikle en yoğun olarak şu anda sayısı 30'a ulaşan kadın sağlığı merkezi ile ilişki içindeyiz. Bu, koruyucu hekimlik açısından çok büyük bir hizmet. Gittiğiniz zaman smear testinden tutun kemik yoğunluğu ölçümüne kadar birçok ölçüm yapılmakta. Anne-çocuk sağlığı olarak bir bölüm faaliyete geçti ve şu anda iki görüntüleme merkezi var: Birisi Üsküdar'da diğeri Bayrampaşa'da ve burada dijital momografi dediğimiz çok ileri bir teknik kullanılmakta. Bu sıradan bir teknik değil ve piyasada oldukça pahalı bir hizmet. Kadınlarımız bu hizmeti burada ücretsiz olarak -sosyal güvencesi olsun olmasın-alabiliyorlar. Koruyucu hekimlik hizmeti sonucunda sağlık sorunu tespit edilirse tabiî ki bunu sosyal güvencesi olanlar kendisi karşılıyor, olmayanlara da yine İBB evde bakım hizmetiyle yardımcı oluyor. Özürlüler Merkezi çalışmaların farklı bir kanadını teşkil ediyor, ki biz yaptığımız çalışmalarda özürlü çocuğu olan ailelerle çok karşılaşıyoruz. Onları da yönlendiriyoruz. Gittiğimiz zaman kendilerine anlatıyoruz: Nereye gidebilirler, nasıl faydalanabilirler, nasıl iletişim kurarlar? Bunlar da çok önemli hatta ekiplerimiz aileleri ziyaret ettiği zaman, bu soruların cevabını veriyorlar. Siz hiçbir şey yapmamış olsanız bile bizi dinlediniz, bize gerekli olan değeri verdiniz, bu bile bizim için çok önemlidir, diyorlar. Yani bir anlamda rehabilitasyon çalışması da gerçekleştirmiş oluyoruz. Kısaca kadınlarımızı ihtiyaçları doğrultusunda bilgilendirmeye ve yönlendirmeye çalışıyoruz.
 
İNSANLARIN BECERİSİNİ GELİŞTİRİYORUZ
 
SPD: Tüm bu çalışmaların temel mantığı nedir?
 
Bizim burada yaptığımız çalışmalarda asıl amaç şudur: Çalışan, çabalayan insana destek olmak, yani köşesinde oturup yardım almayı alışkanlık hâline getirmiş insana değil. Sosyal yardımlar yoksulluğu sürdürmeye değil istihdam ve üretim becerisini artırmaya yönelik olarak planlanmalıdır düşüncesindeyiz ve tüm planımızı da buna yönelik yapmaktayız. Asıl olan balık tutmayı öğretmektir. Ben ekiplerimize hep bunu söylüyorum. Kişi çalışıyor, çabalıyor ama yetiştiremiyorsa, çocuk sayısının fazlalığı ya da daha farklı sebeplerden dolayı bir sosyal sorunu varsa biz ona destek olmalıyız ki bir kaosun içine düşmesin. Çalışmalarımızın toplumun bütünlüğü açısından da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Elimizden geleni yapacağız. Muhatabın çocuğu varsa okuyan çocuğuna destek olacağız, sağlık sorunları varsa ve bunun içinden çıkamaz hâle geldiyse çeşitli şekillerde buna çözüm bulacağız. Sonuçta sağlıklı bir toplum istiyorsak biz elimizden geleni yapacağız, hatta tüm bireyler için bu çok önemli. Herkes kendi çapında elinden geleni yapmak zorunda, çeşitli yönlerden -sağlık açısından, ihtiyaçlar açısından, eğitim açısından- verebileceğiniz bir şeyler varsa onları vereceksiniz. Biz sorunlara yoksulluk tabanlı yaklaşıyoruz. Muhatabımızın özürlüsü varsa bu hususta ona yön gösteriyoruz, özürlüler merkezinden faydalanmasını sağlıyoruz. Ve inanın ekipteki arkadaşlarımıza sürekli söylüyorum. Ölçülü olun, gözlemlerinizi çok iyi yapın. Yardım almayı alışkanlık hâline getirmiş kişileri ayrıştırmayı iyi bilin. Zor durumda olana destek olursunuz, ayağa kaldırırsınız. Bizim çalışmalarımız tamamlayıcı nitelikli sosyal hizmet çalışmalarıdır. Mağdura ayakları üzerinde durabilmesi için yardımcı olmak. Bakın bu çok önemlidir. İnsanları tembelliğe alıştırma adına bir yardımı asla kastetmiyoruz.
 
SPD: Yardımlar konusu, özellikle dağıtım biçimi bir dönem Türkiye'de çok konuşuldu, bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
 
Bu konuda çok hassas davranıyoruz, muhtaç tespitinden yardım dağıtımına kadar tüm aşamalarda insan onurunu yüceltmeyi önceliyoruz. Bunun için eğitim döneminde çocuklarımıza ve ailelerine mağaza ortamında alışveriş etme zevki tattırdık. Yapılan bu uygulamayı şimdi market kuponları yoluyla devam ettiriyoruz. Mesela biz bundan iki sene önce hayırseverlerimiz vasıtasıyla kahvaltı paketleri hazırladık. Çünkü ailelerden gözlemlediğimiz şu: Biz fakiriz diye sadece makarna ve bulgur mu yemek zorundayız? Yani verdiğiniz kuru gıda çözüm olmuyor. İlk önce kahvaltı paketleri hazırladık. 2500 kahvaltı paketini biz kendi mağdur ailelerimizden çok zor durumda olanlara dağıttık. Sonra iki sene İBB'nin bünyesinde bunu yaptık. Ama o zaman da bütün kahvaltı paketlerinin içlerini dahi inceliyorduk. Bu da sağlıklı gelmedi. Başkana kupon projesini sundum. Ailelerimizin marketten alış veriş etmelerini sağlayabiliriz, neye ihtiyaçları varsa onu alsınlar, dedim. işte bu şekilde başladı bu proje. Şu anda bunu hayata geçirdik.
 
Yılda bir kere güncelleme yapılıyor. Ailelerin durumu güncelleniyor. Bizde periyodik yardım gören aileler var. Çok zor durumda olanlar. Onlara bir yıl boyunca belirli zamanlarda yardımlar yapılıyor. ihtiyaçlarına göre. Bir yıl olunca kontrolleri yapılıyor. Yardımın devam edip etmeyeceğine karar veriliyor ve şu anda güncelleme çalışmaları içinde kayıtlı ailelerimizin büyük bölümü hemen hemen bitmiş durumda. Bunlar çok çok önemli çalışmalar. Mesela kupon uygulamasının insanları sosyalleştirme adına çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hayatında marketten içeri girmemiş insanlar var ve bu, kent hayatına adapte etmeye yönelik önemli bir sosyalleştirme biçimi.
 
SPD: Evet efendim, son olarak "İstanbul'da kadın olmak" desek neler söylersiniz?
 
Evet, siz istanbul'da kadın olmak dediğiniz zaman çok aşina geldi. Bizim iki yıl önce 8 Mart'ta yaptığımız bir programın ismiydi "istanbul'da kadın olmak" ve orada bu konu tartışıldı. Çok hoş bir program olmuştu ve program çerçevesinde bir de geçmişten günümüze kadın yüzleri konulu fotoğraf sergimiz olmuştu. Şu anda binamızın içinde yaşıyor sergimiz. Yaptığımız programda gazeteci, akademisyen, ev kadını, sanatçı ve siyasetçi gibi farklı kesimlerden kadınlarımızı bir araya getirerek yaşadığımız sorunların yanı sıra, sahip olduğumuz değerleri, farklı kültürleri konuşmuştuk. Sosyal açıdan herkesin farklı yapılar içinde olduğu bakış açılarıyla istanbul'un sunduğu kültürel imkânları değerlendirmiştik.
 
İstanbul'da yaşamaktan, istanbullu olmaktan gurur duyuyorum. Açıkça söyleyeyim, ben Kasımpaşa doğumluyum ve Kasımpaşa istanbul'un özgün muhitlerindendir. Biz Kasımpaşa'da otururken karşı komşularımız Ermeni'ydi. Yani dinlerin ve milletlerin bir arada yaşamasına biz çok yabancı değiliz, farklı din ve milletlerden arkadaşlarımız vardı. Hemen yanımız da camiydi. Caminin bahçesinde büyük dayımızın yanına giderdik. Biz ondan dini-ahlakî motifleri öğrendik. O bize hikâyelerin içinde değerlerimizi o kadar güzel anlatırdı ki, o gün öğrendiklerim hâlâ aklımdadır. istanbul'u nezaketin şehri olarak düşünüyorum hep... istanbul'da hanım olmak demek, etrafındaki sorunlara eğilebilen , aile bütünlüğüne çok önem veren bir hanım -tabiî ben şimdi kendi açımdan baktığım için bunları söylüyorum- ve toplumdaki sorunlarla daima iç içe olan, onlarla ilgilenen, çözümler getirmeye çalışan, kendi ölçülerinde bir hanım olmak demek, diye düşünüyorum.
 
Ayrıca istanbul kültürünün geçmişteki gibi artık yeniden benimsenmesini istiyorum açıkçası. O kayboldu. istanbul'a her gelen istanbul'a kendi kültürünü getirdi ve istanbul kozmopolit bir yapıya büründü. Aslında tüm bu hizmetler istanbul'un asli dokusunun yeniden inşa edilmesine yöneliktir ve istanbul tek bir yıl için değil daima dünyanın kültür başkentidir.
 
SPD: Efendim çok teşekkür ediyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.
 
Ben teşekkür ediyorum.

 
Diğer Yazılar...